Translate

24 Haziran 2008 Salı

İnebolu (12)

İnebolu Yazılarım (12)
2007
Aydın Tiryaki


Ortaokulun bahçesinde ders yapardık
26.01.2007


1970 yılında İnebolu’da Yeniyol İlkokulu’ndan mezun olduktan sonra İnebolu Ortaokulu’na kaydımı yaptırmak için belgelerimizi tamamlayıp büyükbabamla birlikte ortaokula gittik. Ortaokul binası İnebolu’yu yüksekten gören bir yerdeydi. Sarı renkli bina her taraftan görünürdü.

Kedinin gözlerindeki merak
27.01.2007


“Kediyi merak öldürür” derler. Bugün öğle saatinde bir kedi 6 dakika süren hareketsiz bir fotoğraf maceramın hem konusu hem de modeli oldu. Kedi ürkek adımlarla geldi, kaçıp gidecek derken durdu, geri döndü ve bir noktaya bakmaya başladı. O baktı, ben fotoğraflarını çektim. Kimi zaman gözünü kapattı, açınca yine aynı noktaya baktı.

Kış ayında baharı yaşıyoruz
27.01.2007


Bugün arabayla yola çıkarken üzerimize kaban almadığımız gibi kazak bile çok geldi. Tek bir gömlekle dışarıya çıkılabilecek sıcak bir hava vardı. Kış ayında bahar günleri yaşıyoruz. Kiminle konuşsam, böylesine sıcak bir kış yaşamadığını söylüyor.



27 Ocak’ ta erik ağacı çiçek açmış
28.01.2007

Bugün 12:20’den 15:50’ye kadar üçbuçuk saat yürüdüm ve fotoğraf çektim. İlk çıkarken hava güzeldi, üzerimde bir kazak yeterli oldur diye düşündüm, deniz kıyısında esen rüzgarın üşüteceğini görüp eve döndüm, daha sıkı giyinip hemen çıktım. Deniz durgundu, hırçınlaştı. Esen rüzgar fırtına oldu. Güneş gitti, yağmur başladı. Üçbuçuk saat sonra bahar gidip kış geldi.

Kar yağdı
28.01.2007


İnebolu, Küre, Kastamonu, Ilgaz, Çankırı ve Ankara çok eskiden kurulmuş yerleşim yerleri. Eski zamanlarda şehirleri kurarlarken en uygun koşullardaki yerleri seçmişler veya zaman içinde çevre ve iklim koşulları uygun olan yerlerde yaşam yoğunlaşmış. Uygun olmayan diğer yerler elenmişler, ya yok olmuşlar ya da küçük yerleşim yerleri olarak kalmışlar. Geçtiğim şehirler içinde yoğun kar olan tek yer Küre'ydi. Küre’nin yerleşim yeri olmasının nedeni orada çıkan maden olduğu için kriterler farklı. İnebolu, Kastamonu, Ilgaz, Çankırı ve Ankara’da kar yaşamı çok fazla zorlamıyor.

Pencereden erik kopardığım ağaçların yerinde eskiden güller vardı
03.02.2007


Güller açtıkça babaannem onları toplar ve cam kavanozların içine aralarını bol şeker ekerek saklardı. En üstüne daha çok şeker döküp kapağını kapatırdı. Bu hazırladığına gül reçeli mayası derdi. Kış günlerinde bunu şekerli suyla kaynatıp gül reçeli yapardı. Bunu sabah henüz biz uyanmadan yaptığında, kahvaltımızda sıcak gül reçeli olurdu.

Babaannem evde yoğurt uyuturdu
03.02.2007

Şimdiki yoğurtlar güzel oluyor ancak ne babaannemim yoğurdunun ne de AOÇ yoğurdunun tadını bulabiliyorum. İnebolu’da olduğum zamanlarda annemin yoğurdundan yiyoruz, babaannemin yoğurduna benzeyen.

Örgüye başlarken şaşırtmak üzerine bir yazı
03.02.2007


1966 yılında köyden İnebolu’ya geldiğimizde babaannem köyden kopamamıştı. Köyden gelirken bir eşeğimizi ve ineğimizi de getirmişlerdi. İnebolu’daki eski evlerin alt katı hayvan beslemeye uygun olurdu. Evin büyükçe bir bahçesi vardı. Önce eşek satıldı. Beni tekmeleyip kulağımı kopartsa da o eşeği çok severdim, çok üzülmüştüm o günlerde. Bir süre sonra da inek satıldı, o zaman da babaannemin çok üzüldüğünü anımsıyorum. O onun kızıydı. Değişen koşullar satılmasını gerektirmişti.

Eski evlerin küçük banyosu: hamamlık
04.02.2007


Hamamlık dışarıdan bakınca bir dolap gibi görünürdü. Odanın tavan yüksekliğine göre iki ya da üç katlı olurlardı. Alt kat yeri taş veya beton olan banyo bölümü, orta kat yatak yorgan koymak için dolap, üst kat ise ıvır-zıvır koymak için raf olarak kullanılırdı. İki taraflı kapılar açıldığında alt bölümün üzerinde duran kapak görünürdü. Menteşelerle arka duvara bağlanmış olan kapak açıldığında banyo yapılacak bölüm ortaya çıkardı.

Sabah çiçeği
04.02.2007


İnebolu’da çocukluk yıllarımın en güzel çiçeğidir sabah çiçeği. Köydeki evimizde evin duvarının yanındaki güllerin arasından duvara bağlanmış iplerde yükselir, penceremize kadar gelirdi. İnebolu’daki evimin bahçesinde de aynı çiçeklerden bulmuştum. Üzüm tefeklerine, direklerine sarınıp yükseklere çıkarlardı. Her sabah ben uyanmadan açtıklarını göremezdim ama açık hallerini ve kapandıklarını görürdüm. O kapanmış çiçekleri kopartıp avucumda biriktir, onlarla bahçenin duvarlarını boyarken, mor olanları elimi de boyardı.


01 (2006): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/02/inebolu-1.html
02 (2006):
http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/02/inebolu-2.html
03 (2006):
http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/02/inebolu-3.html
04 (2006):
http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/02/inebolu-4.html
05 (2006): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/03/inebolu-5.html
06 (2006):
http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/03/inebolu-6.html
07 (2006): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/04/inebolu-7.html
08 (2006): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/04/inebolu-8.html
09 (2007): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/04/inebolu-9.html

10 (2007): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/05/inebolu-10.html
11 (2007): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/05/inebolu-11.html
12 (2007): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/06/inebolu-12.html

Arama

İzleyiciler