Translate

17 Şubat 2008 Pazar

İnebolu (2)

İnebolu Yazılarım (2)
Aydın Tiryaki
2006

17.10.2006

İnebolu’da güneş denizden doğuyor ve akşam denizden batıyor. Limanın ucuna kadar yürüyüp, fenerin yanına gidecek ve oraya tripodu kurup ilk ışıkları yakalayacaktım. Ne yazık ki bu sabah İnebolu’da güneş doğmadı.
18.10.2006

O günden geriye hiç solmayacak çiçekler kaldı, karlar altında morun, beyazın en güzelini sunan çiçekler. Doğduğum köy benim köyüm, sevdiklerimin beni bekledikleri köyüm.
19.10.2006

O gün akşam üzeri limana doğru yürürken çok uzaklarda bir yelkenli gördüm, batıdan doğuya doğru gidiyordu, bir kuğu ahengi ile ilerliyordu.

Kara üzümlerin son günleri
22.10.2006

Bu eve geleli kırk yıl oldu. 1966 yılında Ekim ayının son günleriydi. Birkaç gündür büyükbabam Yeşilöz köyündeki evden birşeyleri eşeğine yüklüyor biryerlere götürüyordu. Yedi yaşındaydım ve taşınmanın ne anlama geldiğini bilmiyordum.

Deniz ve kiraz
23.10.2006

İnebolu’da çeşit çeşit kirazlar olur. Kimi kirazlar erken pazara iner bunlara “er kiraz” denir. Açık sarı kirazlar “ağ kiraz” diye adlandırılır “ak kiraz” anlamında.

Odun sobasında kestane pişirdiniz mi?
24.10.2006

Sabah tüm evlerdeki çocuklar toplanır ve okula yürürdük. Küçük çocukların başında giden Muttalip Abi bize güven verirdi. İlk tırmandığımız yokuş “derin yol” veya ''karanlık dere'' diye adlandırılırdı. Kenarından suların aktığı, üzerindeki ulu bir kestane ağacının gölgesi olan tünel gibi bir yoldu. Ağacın kökleri de gizemli bir şekilde dışarıda ilginç şekiller oluştururdu. Ağaçtan kestaneler çatlamış dikenli dış kabuklarıyla yola dökülürdü. Çatlamış yerlerinden kahverengi kestaneler görünürdü. Dikenlerini ellerimize batırmadan içinden kestaneleri çıkartıp ceplerimize doldururduk.

Gölgesiyle yürüyen adam
24.10.2006

Ortaokul, lise çağlarımda İnebolu’dayken yine aynı davulcu çalardı. Sokaklarda yavaş adımlara yürür, davulunun tomağını her vurduğunda zevkle çaldığını anlardık. Evlerin önüne geldiğinde güzel manilerini söyler, bazen manilerin dizelerine tanıdık adlar katılırdı.

Ekonomi dersi: bir teleferiğin kara mizah öyküsü
25.10.2006

Altmışlı yıllarda Küre’den çıkan madenin İnebolu Limanına taşınması için teleferik yapılmış. İnebolu Limanının yanındaki Etibank’ın işletme binasından başlar, limanın içindeki plaj kazanlardan tel ağlarla korunur, Geriş tepesi, Yeşilöz Köyü, Taşoluk Köyünü geçer sonra dağların arkasında kaybolurdu. Tepelerde yere yaklaşır, yerleşim yerlerinde daha yüksekten geçer, İnebolu Çayının üzerinden ise çok yükseklerden geçerdi. Bizim buralarda ''teleferik'' yerine ''hava hattı'' denilirdi. Maden taşınan konteynırlar da ''kazan'' diye adlandırılırdı.

Bahçe susamı
26.10.2006

Kardeşimin bir kedisi vardı, ona Bıcıbıcıya derdik. Henüz adı olmayan zamanlarda yeni yeni konuşmaya başlayan halamızın oğlu Bıcıbıcıya dediği için adı olmuştu.

Sallanan köprüden asla geçmem
26.10.2006

Köprü selden yıkılınca yerine yayalar için bir köprü yapmışlar. Derme çatma bir köprü, sallanıyor. Beş yaşında inatçı bir çocuk bir türlü karşıya geçmiyor, "Ben sallanan köprüden geçmem" diye ağlıyor. Anne, babaanne, hala ikna etmeye çalışıyorlar. O inatçı çocuk benim.

İnebolu Yazılarımdan Derlemeler:

1 (2006): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/02/inebolu-1.html
2 (2006): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/02/inebolu-2.html

Arama

İzleyiciler