Translate

29 Şubat 2008 Cuma

İnebolu (4)

İnebolu Yazılarım (4)
Aydın Tiryaki
2006

01.11.2006

Altan Tiryaki (1963-2000) benim kardeşim, yedi yıl oldu yitireli, toprağa verdiğimiz gün öğrencileri karne alıyorlardı. 1993- 2000 yılları arasında İnebolu’da köylerde öğretmenlik yapmıştı. O zamanki öğrencilerini şimdi üniversite öğrencisi veya mezunu olarak duyduğumda seviniyorum, hem onun adına hem kendi adıma. Kızların okula gönderilmeme sorununun yaşandığı ülkemizde kızlarımızın köyden gelip üniversitede olmaları ve bu durumda kardeşimin de katkısını bilmek gururlandırıyor. O iyi bir öğretmendi.

01.11.2006

O tepede olsam, sanki elim değecekti. Temmuz akşamıydı, hava karardıkça mavi gökyüzünde ay daha güzel görünmeye başladı. Karşıdaki tepeye yaklaştıkça büyüdü, büyüdü ve ağaçların arkasından kayboldu. O akşam ay bir kez daha batmıştı.

02.11.2006

Yıllardır ne zaman bir yelkenli görsem fotoğraflarını çekerdim. Ancak bu fotoğrafların istediğim kadar güzel olmadıklarını görünce nedenini sorgulardım beynimde.

02.11.2006

Bir akşam, eşeğin iki tarafında iki küfe ve içlerinde kocaman birer balıkla köydeki evimize gelmişti büyükbabam. Köyümüz İnebolu’ya yani denize yalnızca 3 km uzaktaydı ve bu sayede çeşit çeşit balık olurdu yemeklerimizde. En çok palamut ve hamsiyi bilirdik. Onlar kırk yıl sonra da hala terketmediler bizi.

04.11.2006

Sonbahar günlerinde henüz kopartılmamış mısırlar kurumuşlardı. Dışındaki kabuklarını soyduktan sonra içinden mısır çıkacak ve fotoğraflarını çekecektim. Güneş fotoğraf için en güzel ışıkları gönderiyordu. Kabukları soymaya başladıkça bu ara aşamaları da fotoğraflamam gerektiğini düşündüm ve içinden mısır taneleri görünene kadar çok sayıda fotoğraf çektim.

06.11.2006

Kuşlar geçiyordu yükseklerden, sürü sürü, sessiz. Günlerce geçtiler, sanki anlaşmış gibi hiç sesleri çıkmadı. Bize küstüler mi acaba? Geçen yıl çok üstlerine gitmiştik o kuş gribi günlerinde. Artık onlara eskisi gibi çok sevimli bakamıyoruz, bir insan bencilliğiyle.

12.11.2006

Fotoğraf çekerken o anın bir kez daha yaşanamayacağını düşündüğüm için fotoğraflara çok değer veririm. Hele fotoğraftakiler yoksa artık... İnebolu limanındaki büyük mendirekteki feneri anlatacağım, 125 yıldır tamamlanmadığı söylendiği için medyamızın haber yapmayı sevdiği İnebolu limanındaki feneri...

12.11.2006

Evin yanında bir harman vardı, harmanın yanında büyük bir dut ağacı. Yeşilöz köyünün alt tarafında olduğu içi Aşağı Köy derlerdi bizim evlerin olduğu yere. Altı ev vardı o zamanlar. Hepsinde yaşayanlar olurdu. Biri yıllar önce yıkıldı, şimdi beş ev kaldı ve yalnızca birinde yaşanıyor. Bu evlerden birinde doğmuşum, o evde birkaç yıl öncesine kadar yaşam vardı ama o da terkedildi şimdi. Birgün yıkılıp, bir tahta yığını olarak göreceğimi biliyorum.

12.11.2006

Karadeniz’in neden bu kadar yeşil olduğunun kanıtı kamyon içinde büyüyen ağaçlar. Her yerde ağaçlar büyür bizim oralarda. Bir zamanlar tarım yapılan tarlalar 3-5 yıl kendi haline bırakıldığında bir fidanlık haline gelir, dokunulmazsa 10-15 yıl sonra orman olur.

13.11.2006

Sarışın, esmer, kumral, her renkten saçlarını usta berberlere yaptırmışlar yeşilliklerin arasında duruyorlar... Kimine fön çekilmiş, kimine perma yapılmış, belki de doğuştan öyle...

İnebolu Yazılarımdan Derlemeler:


Arama

İzleyiciler