Translate

15 Nisan 2008 Salı

İnebolu (7)


İnebolu Yazılarım (7)
Aydın Tiryaki
2006


İnebolu’ daki Atatürk heykeli Atatürk’ e benziyor mu?
30.11.2006

Heykeli görmeden önce heykel hakkındaki bu söylentileri duyduğum için önyargılı olabileceğimi düşünmüştüm. Temmuz ayının ikinci haftasında heykeli ilk kez uzaktan gördüğümde oldukça güzel görünen bir heykeldi. İkinci görüşüm Türk Ocağı binası tarafından yani heykelin arka tarafındandı. Özellikle şapkanın tutuluşu iyi bir heykel yapıldığına inandırdı beni.

İnebolu ve Mexico City’deki Atatürk heykelleri birbirine...
30.11.2006

İlk bakışta aynıymış gibi görünen heykellerin, fotoğraflara dikkatlice bakıldığında oldukça farklı olduğu anlaşılıyor. Atatürk’ün iki heykelde oldukça farklı model elbiseleri var, şapkaların modelinde de küçük farklılıklar bulunuyor. Meksika’daki heykelde Atatürk’e benzememe gibi bir sorunu görünmüyor.

Çatıdan taşların indirilmesi için tahtalardan bir kaydırak yapıldı. Taşlar yukarıdan bırakılıyor, aşağıya inince yeri sarsarak duruyordu. Yetmişli yıllardı, evlerin üzerinden indirilen taşların hala bir pazarı vardı, daha hesaplı olduğu için köylerde kiremit yerine taşı tercih edenler olurdu. O nedenle taşlar fazla zarar görmeden indirildi ve duvarın dibine dizildi. Orada yıllarca bekledi.


Bir minik kaplumbağa bahçede saklanmış
07.12.2006

Kaplumbağadan anlayanlar, birinin 35 diğerinin de 15 yaşlarında olduklarını söylemişlerdi. Yaz boyunca bahçede dolaşmışlardı. Zaman zaman bahçede onları arardım. Küçük bir bahçeydi ama orada saklanacak yerler bulurlardı, otların arasına girerler, sarmaşıkların arkasına saklanırlardı. Sessizce bekler bir hışırtı duyunca nerede olduklarını keşfederdim.

Bir buzdolabı öyküsü
08.12.2006


İlkokuldayken bizi yeni teknolojilerle tanıştırmak için komşu evlere, postaneye götürmüşlerdi. Bizim grubumuz komşu evlerden birine telefon etmek için gitmiştik. O zaman İnebolu’daki okulumuzda telefon yoktu. O evden postaneye giden diğer grupla konuşmuştuk. Bir eve buzdolabı görmeye giden grup dolaptan içtikleri soğuk suyu, başka bir evde çamaşır makinesi gören grup merdanelerin arasında sıkılan çarşafları anlatmıştı. O zamanlar okulumuza komşu evler de eğitimin hizmetindeydi. Şimdi olsa, hangi ev hanımı buzdolabı görmeye gelen yirmi öğrenciyi evine kabul eder.

1977 Bükreş depremi İnebolu’da ahşap evimizi sarsmıştı
08.12.2006

Babaannem “Depremde ahşap eve birşey olmaz, eskiler depremde çiviler tahtaya yedi kere girip çıkarmış derlerdi” diyerek bizi eve çağırıyordu. İnebolu’daydım, ve sanki deprem oradaymış gibi çok sarsılmıştık. O ana kadar tanık olduğum en büyük depremdi.

Elektrik düğmesine bağlı ip
13.12.2006

Ahşap evin sessiz olmayı gerektirdiğini küçük yaşlarda öğrenmiştim. Yürürken, gıcırdayan tahtalardan en az ses çıksın diye ayaklarımın ucunda yürürdüm. Hangi noktanın ne kadar ses çıkardığını bilir, adımlarımı ona göre atardım. Şimdi de o zamanların alışkanlığı ile heryerde bir kedi sessizliğiyle yürürüm.

Sofra yaygısının üzerinde kırmızı biberler
15.12.2006

Eskiden yemekleri yer sofrasında yerdik. Evde değişik boyutlarda sofralar vardı. Daha küçük ve düzgün olanlarda yufka açılırdı, yemek yediğimiz sofraların yüzeyi o kadar düzgün olmazdı, hatta budaklar bile olurdu. Yere sofra yaygısı serilir, onun üzerine sofra konulurdu.

Bisiklete binmeyi bilmem
6.12.2006

İnebolu’da güneş denizden batarken bir tepeden fotoğraflar çekiyordum. O sırada çok uzaktaki sahilde bisikletle dolaşan birisinin güneşle fotoğraf makinemin arasına girmesini çok istemiştim, ama olmamıştı.

Akşama doğru limanın üç metreden daha yüksek duvarının üzerinde park edilmiş bir bisiklet gördüm. Güneş batmak üzereydi ve kızıllığı bisikletin üzerine vurmuş güzel bir siluet oluşturmuştu. O sırada çektiğim fotoğraf en sevdiğim bisiklet fotoğrafı oldu.

Kumda oynamanın yaşı yoktur
16.12.2006


Kırk yıl sonra deniz kıyısında çocukların kovası elime geçince kumla doldurup özenle çıkartarak sıra sıra dizdim. Kovanın içine koyduğum kumun kuleler yaptığım kuma göre daha kuru olması gerektiğini birkaç başarısız denemeden sonra öğrendim. Çocukluk yıllarında öğrendiğim birşey daha vardı, kumdan yaptığımız eserlerin ömrü çok kısa olurdu.


İnebolu Yazılarımdan Derlemeler:
1 (2006): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/02/inebolu-1.html
2 (2006): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/02/inebolu-2.html
3 (2006): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/02/inebolu-3.html
4 (2006): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/02/inebolu-4.html
5 (2006): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/03/inebolu-5.html
6 (2006): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/03/inebolu-6.html
7 (2006): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/04/inebolu-7.html

Arama

İzleyiciler