Translate

18 Mart 2008 Salı

İnebolu (5)

İnebolu Yazılarım (5)
Aydın Tiryaki
2006



Penceredeki kedi
13.11.2006

Kedi pencerenin kenarında uyumayı pek sever. Bir tarafında ev kedisi olduğunun güvencesini duyacağı evin diğer tarafta da açık havayı hissedeceği dışarısının olmasını istediği için en güzel yer pencere kenarıdır.

Atatürk’ün şapka devrimi konuşmasını yaptığı bina
13.11.2006

25 Ağustos 1925 günü Mustafa Kemal İnebolu’ya gelir ve denize karşı bir binada şapka devrimini anlattığı konuşmasını yapar. Şapka devrimi yalnızca şapka giyilmesi değildir, giyimde çağdaşlaşmanın öncülüğünü yapan önemli bir adımdır. Toplumdaki yapay hiyerarşinin giyimdeki yansımalarının kırılma çalışmasıdır.

Açamamış bir tomurcuğun fotoğrafı
13.11.2006

Haftalardır açamayan tomurcuğun hep bir tomurcuk olarak kalacağını anlamıştım. Açamamıştı soğuktan, solamamıştı soğuktan. Bu tomurcuk açamayacak, solamayacak. Çürüyecek.

İnebolu’da yaz renkleri
14.11.2006

“Çam ağacında çiçek açar” diye başlamıştım yazmaya ve “İnebolu bu yaz yine rengarenkti” diyerek bitirmiştim. 2003 yılının Temmuz ve Ağustos aylarında çektiğim fotoğrafların üzerine kısa cümleler yazarak İnebolu’da yaz renklerini sunmuştum.

İnebolu’ da bir semerci usta
15.11.2006

Semer demekle geçmeyin, çok özen gösterilmesi gerekir. Eşeğin sırtına yanlış semeri koyduğunuzda sırtı yara olur ve çok acı çeker.

Babamın terzi dükkanı
18.11.2006

Solmuş bir fotoğrafa bakıyorum, 13 Ekim 1958 tarihli. Fotoğrafta genç bir adam dikiş makinasının başında objektife doğru bakmış. O benim babam ve fotoğrafın arkasında yazılı olan o tarihte ben henüz doğmamışım.

Amcamın paltosu
18.11.2006

Göl Öğretmen Okulu Kastamonu’ya 10 km, İnebolu’ya 80 km uzaklıkta Gölköy yakınlarındaymış. Ulaşım olanaklarının kısıtlı olduğu zamanlarda yolculuk İnebolu-Kastamonu arasındaki 90 km yolu 6 saatte alan burunlu otobüsle yapılırmış. Ben de o otobüsü anımsıyorum, Maydalak’ın otobüsü derlerdi...

Bir avuç böğürtlen
18.11.2006

Yaz aylarında, bizim oralarda köy yollarında yürümenin zevki böğürtlen yiyerek çıkar. Dağların arasından kıvrımlar çizerek çıkan-inen yolların üst yamaçlarında böğürtlenler olur. Yamaçların altında da görünürler ama bizim dik yamaçlarda aşağıya eğilmek tehlikelidir.

Yazlık sinemada kabuklu fıstık yerdik
19.11.2006

Film başladıktan sonra tüm sandalyelerin yönü perdeye doğru dönerdi. Bazen ses iyi duyulmazdı, o zaman “Makinist ses” diye bağırırdı, seyirciler. En arkadaki birkaç sıranın üzeri kapalıydı. Yağmur başladı mı, herkes oraya kaçışırdı. Seyirci az olduğu zaman sığardık, kalabalıksak filmi bitirmeden evlerimize kaçardık.

Nazım Hikmet’ in dizelerle çizdiği İnebolu resmi
19.11.2006

İÇ ANADOLU’YA İLK BAKIŞ
İki arkadaş tuttuk dağlara giden yolu.
Öyle yükselmişiz ki, sahilde İnebolu
İnce sokaklarıyla ufaldıkça ufaldı,
Minareler bir çizgi, camiler nokta kaldı.
Evleri birbirine giren şehrin içinde,
Ufuklar genişledi önümüzde gitgide;
Denizi kucaklayan iki açık kol oldu.
Rüzgar esti, denizin suları yol yol oldu.


İnebolu Yazılarımdan Derlemeler:
1 (2006): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/02/inebolu-1.html
2 (2006): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/02/inebolu-2.html
3 (2006): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/02/inebolu-3.html
4 (2006): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/02/inebolu-4.html
5 (2006): http://aydintiryaki.blogspot.com/2008/03/inebolu-5.html

İnebolu Dağarcığı

http://ineboludagarcigi.blogspot.com/

Arama

İzleyiciler